16 Mart 2025 12:27

TÜÖBİK'te gençlerin gelecek kaygısı ve sağlıkta özelleştirme tartışıldı

İstanbul Teknik Üniversitesi Ekonomi Kulübü'nün ev sahipliğinde gerçekleşen TÜÖBİK'te, Türkiye'de genç işsizliği, yoksulluk ve kamusal sağlık sistemi üzerine kapsamlı tartışmalar yürütüldü.

TÜÖBİK'te gençlerin gelecek kaygısı ve sağlıkta özelleştirme tartışıldı

Fotoğraf: Evrensel

İstanbul — Bu sene 22'ncisi düzenlenen Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi (TÜÖBİK), İstanbul Teknik Üniversitesi Ekonomi Kulübü'nün ev sahipliğiyle, İTÜ Maçka Kampüsü'nde devam ediyor. Kongrenin son gününde ilk oturumda, eş zamanlı olarak gerçekleşen "Türkiye'de genç olmak: Eğitim, istihdam, gelecek kaygısı" ve "Kamu sağlığının geleceği: Özelleştirme, erişilebilirlik" konu başlıkları ele alındı. 

"Gençlerin gelecek kaygısı her geçen gün ortaklaşıyor"

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinden Enes Şimşek, Fatmagül Çelebi ve Alper Geçer genç işsizliğine dair yaptıkları sunumda Türkiye'de genç işsizliğinin nedenlerini ve etkilerini anlattı. Boğaziçi Üniversitesinden Didar Geyik ise neoliberal ve Marksist kriz teorilerini kıyaslayarak Çin, ABD, Türkiye ve Yunanistan'da gençlerin yaşam koşullarını kıyasladı; genişleyen ve ortaklaşan gelecek kaygısına dikkat çekti.

Marmara Üniversitesinden Betül Karasalih ise OVP'nin genç yoksulluğu üzerindeki etkilerine ilişkin bir sunum yaptı. Gençlere ayrılan çeşitli bütçe kalemlerinin yetersizliğine ilişkin veriler paylaşan Karasalih, gençlerin tasarruf politikalarından etkilenme yönlerinden söz etti.

İstanbul Üniversitesinden Barış Koç ise MESEM'lere ilişkin yaptığı sunumda gençlerin MESEM'e yönelme sebeplerini ve MESEM'lerde çalışma koşullarını anlattı. Başta yoksulluk, üniversite diplomasının zamanla değersizleşmesi gibi nedenlerle MESEM'lerin rağbet gördüğü; bu tablonun karşısında MESEM'lerin bir eğitim programından öte çocuk işçilik programı olduğu ifade edildi.

12 Eylül'den bu yana sağlık hizmetleri

Kamu Sağlığının Geleceği, Özelleştirme, Erişilebilirlik başlıklı oturum ise Bursa Teknik Üniversitesinden Emircan Demir'in "Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanunun 64. yılında Türkiye'de Sağlık Sistemi" başlıklı sunumuyla başladı. 12 Eylül sonrası süreçte kanunun toplumsal yansımaları ve AKP iktidarı sürecinde bunun devamlılığı özellikle sağlıkta özelleştirmeler alanında konuşuldu.

İkinci sunumda ise Kocaeli Üniversitesinden Samet Yiğit Oğuzhan sağlığın kamusal bir hizmet olması gerektiğini öne sürerek sağlığa erişimin zorlaşmasını tartıştı. Şehir Hastaneleri üzerinden bu sağlık politikalarının bir çıktısı olarak özelleştirme ve kamu işbirliği içerisinde gerçekleşmesi konuşuldu. Neoliberal politikaların sağlıktaki çıktısının insan sağlığını temel almaktan öte kârı önceleyen bir biçimde olduğu tartışıldı.

Sunumlar sona erdikten sonra tartışmalar devletin ilaç, muayene ve sağlık hizmetlerini karşılaması gerekliliği ekseninde devam etti.

Türkiye'nin tedavi odaklı ve önleyicilikten uzak bir sağlık sistemine sahip olduğu olduğu belirtildi.

Şehir Hastanelerinin şehir merkezlerinden çok uzakta, kamu yararı için değil adeta tüketim odaklı "alışveriş merkezi" minvalinde yapıldığı üstünde duruldu. Özelleştirmelerle birlikte kamusal sağlık hizmetinin yanında sağlık çalışanları üzerindeki yüklerin de arttığı belirtildi. (Evrensel)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et